VRİNDAVAN KEYİFLERİ-VRINDAVAN MELLOWS

~*~*~*English is below the entry~*~*~*

Sizlerin de bilebileceğiniz gibi, daha önceden “Hindistan Sevgi Festivali” olarak duyurduğumuz Mayapur 2008 Gaura Purnim festivali için Mayapur ve Vrindavan, Hindistan’a bir yolculuğa çıktık. Yolculuk boyunca, Hindistan’dan bir çok inanılmaz manzaralar ve insanlar gördük, yerel halkla ve Lord Krişna’nın harikulade adananları, çeşitli formları içerisindeki Krişna ile karşılaştık ve Srila Prabhupada’nın rehberliği altında etrafı turlarken Krişna ve Onun tapınaklarının hikayelelerini dinledik. Daha önceden Lord Krişna’nın çok eşşiz bir adananı, bir Vaişnava tarafından Giriraj’ın verilmesiyle kutsandığımdan bahsetmiştim. Bugün sizi Giriraj’ımı tanıtacağım ve hepimiz Giriraj’ın yüceliklerini okuyup saf adananı Srila Prabhupada tarafından sunulan felsefesini dinleyeceğiz.

Bir diğer bilinen adı da Govardhan olan Giriraj Tanrılığın Yüce Şahsiyeti Krişna’nın formlarından biridir. Krişna Govardhana-dhari Hari olarak ünlüdür çünkü sadece yedi yaşındayken Govardhan olarak bilinen bir tepeyi kaldırmıştır. Bu Govardhan Tepesi hala Hindistan, Vrindavan’da bulunmaktadır. Tepe bir hac alanıdır ve Kusum Sarova, Radha Kund ve Shyama Kund gibi diğer birçok önemli kutsal yerleri kapsar. Bizler tüm bu yerleri gezdikçe hikayelerini ve Vedik felsefesindeki önemlerini çok nazik ve tatlı adananlardan duymanın büyük talihine eriştik, bazen de bize rehberlik yapmaya çalışan ve bağış bekleyen bölge sakinlerincetakip edildik. Sonuç olarak gittiğimiz her yerin ruhsal olarak, mimari olarak ve doğal olarak büyüleyici olduğunu söyleyebilirim. Hindistan sizi her an her saniye şaşırtan hem iyiyi hem kötüyü yan yana beraber barındırdığı için “Incredible India (İnanılmaz Hindistan)” ünvanını hak ediyor. Ruhsal dhamlar (kutsal ikamet yerleri), zamanın oralarda akışını şehirlerdekinden oldukça farklı bir şekilde deneyimleyebileceğiniz için başlıbaşına bu dünya dışından. Duyduklarımızı not etmiş olmayı dilerdim fakat manzaraları kaçırmamak ve atmosferi hissedip yaşamak uğruna kendimi bencilce görüntülerin, gezilen yerlerin, kalbi cezbeden seslerin ve hikayelelerin tam da içine bıraktım.

Govardhan hakkında dinleyeceğimiz için, size Vrindavan’ın görünüşünü vermek istiyorum. Lakin, ben Vrindavan’ın gerçek güzelliklerini görecek saf gözlere sahip değilim, ama ne görüyorsak Krişna’nın merhametiyle görüyoruz. Bizim ruhsal rehberimiz Prabhupada bize öncelikle duymamızı talimat verir ve görmekten çok duyma duyusu üzerinde durur. Prabhupada Krişna bilincinin görme ile değil duyma ile başladığını ve bizim otorite olan kaynaktan duyma yoluyla gördüğümüzü söyler. Prabhupada diyor ki, “Duyma bilgi sürecidir. Bu yüzden bizim Vedalarımıza sruti denir. Bilgi kulak yoluyla edinilmelidir. Benim Guru Maharaj’ım şöyle söylerdi, “Bir sadhuyu gözlerinizle görmeye çalışmayın. Bir sadhuyu kulaklarınızla görmeye çalışın.” Öylesine ruhsal olanı neden gözümüzle göremiyoruz? Bunun nedeni de Srila Prabhupada tarafından açıklandığı gibi, “…Gözlerimizin hepsi karanlıkla kaplı; göremiyoruz. Öyleyse karanlıkta nasıl görebiliriz? ? Ajïana-timirandhasya jïanaïjana-salakaya. Salakaya meşale anlamına gelir. Peki meşale, nedir bu meşale? Jïanaïjana, bilginin merhemiyle sürünmek, bu meşaledir. Öyleyse bilgi görmek değil duymak anlamına gelir. Gözlerle değil. Bu önerilmez. Kimse, “Ben bilgiyi görmek istiyorum,” demez; hayır, “Bilgiyi duymak istiyorum.” Bu yüzden sruti denir ve bilgi kulak, işitsel kabul aracılığıyla alınmalıdır. Neden gözlerle ya da diğer duyularla değil? Bunu bilmek de çok önemli. Farzedin ki uyuyosunuz. O zaman tüm duyularınız da uyuyor. Ama kulak uyumaz. Siz pratik deneyime sahipsiniz. Bir adam uyurken biri onu öldürmeye geliyorsa, siz ne dersiniz? “Bay şu şu, uyan! Uyan! Tehlike var, … var” diye haykırırsınız. O zaman o da… Yoksa tüm duyular var ama sadece kulak size yardım edecek. Gözler var, eller var, bacaklar var, herşey var – bu uzuvlarınızın hiçbiri, vücudunuzun hiçbir kısmı yardım etmeyecek. Siz tehlikedeyken sadece kulağınız size yardım edecek. Bu yüzden burada susruma deniyor: “Biz bilgiyi kulak yoluyla aldık, gözlerle değil.” Maskaralar, “Ben pratik olark görmek istiyorum.” derler. Göremez. Bu mümkün değil. Bügünün eksikliği de duymuyor olmaları. Sözde bilimadamları, filozoflar onlar duymuyorlar. Dolayısıyla hepsi başarısız. Duymuyorlar. Ama denildiği gibi yöntem burda, susruma: “Biz bilgiyi otoriteden duyarak aldık.” Bu mükemmel bilgidir. Mükemmel bilgi budur.”

Onun için bizim güzel Vrindavan dhamı tanımlamada ki yetersizliğimizden ve limitlemirimizden ötürü, lütfen Vrindavan’ı saf bir adanmışın, önceki acaryalarımızdan biri olan Nartottama das Thakur’un gözlerinden görün, çünkü onun gibi ve Prabhupada gibi kişiler kendilerinden evvelki otoritelerinden duydukları için önce duyma yoluyla gören sonrada bizim gözlerimize maddi gözükenlere rağmen, gerçekten görme duyusuyla görüp Krişna ve Onun saf adanlarıyla birlikte olabiliyorlar.

“Vrindavan aşkın ve güzel bir yer. Orası herşeyin tüm arzuları yerine getiren mihenk taşından yapıldığı ruhsal gökyüzünde. Tüm tapınaklar değerli mücevherlerle süslü. Nilüfer çiçekleriyle dolu olan Yamuna Nehri o uzak yerde. Bu nilüfer kalabalığının orta yerinde daima Radha ve Krişna’yı çevreleyen sekiz başlıca gopi olan sekiz taç yaprağıyla bir diğer büyük nilüfer çiçeği gibi görünen altından bir tekne durur. Çevresindeki taç yapraklarda iki aşkın aşık, Radha ve Krişna’nın oturduğu altından bir that vardır. Srimati Radharani tüm gopileri yöneten Deitidir. Radharani’nin güzelliğinin ve Onun aşkın bedeninin ışıltısının eşi benzeri yoktur. Ayın sözde güzelliği Radharani’nin güzelliği karşısında yere dökülmüştür. Radha ile Krişna’nın ve Onların başlıca dostlarının topluluğunda onlar birbirlerine hitap ettikçe gülüşme ve şakalaşma seli alır gider. Narottama das der ki Radha ve Krişna’nın ebedi meşgaleleri aşkın zevkle doludur. Şimdi hepimiz onları hatırlayalım ve böylece bu maddi dünyada bile mutlu olalım.” (Srila Narottama das Thakur tarafından)


"Tüm adananlar arasında en iyisi bu Govardhan Tepesi’dir! Ey arkadaşlarım, bu tepe buzağıları, inekleri ve çoban arkadaşlarıyla birlikte Krişna ve Blaram’ın her tür ihtiyacını karşılar- içmek için su, çok yumuşak otlar, mağaralar, meyveler, çiçekler ve sebzeler. Bu şekilde tepe, Tanrıya saygılarını sunar. Krişna ve Blaram’ın nilüfer ayakları tarafından dokulmuş olan Govardhan Tepesi sevinç içinde görünür.”

Bu çeviri Srila Prabhupada’nın Caitanya-caritamrta (Madya 18.34)dan alıntılanmıştır. Visvanatha Cakravarti Thakura, Govardhan Tepesinin zenginliğini şöyle açıklar: Paniya, Krişna ile Balaram’ın içtiği ve kendi ayaklarını yıkamak için kullandıkları Govardhan’ın şelalerinden akan kokulu serin suları kasteder. Govardhan bal, mango syu ve pilu suyu gibi başka içeçekler de sunar. Suyavasa, durva otlarının dinsel arghya sunuları yapmak için kullanıldığını belirtir. Govardhana’nın ayrıca ineklerin güçlü büyümesine ve arttırılmış süt üretimine yardımcı olan, kokulu ve yumuşak otları da vardır.O nedenle bu ot aşkın davar sürülerini beslemek için kullanılır. Kandara Krişna, Blaram ve arkadaşlarının oynadıkları ve oturup üzerine yattıkları mağaraları kasteder. Bu mağaralar hava fazlasıyla sıcak ya da soğuk olduğunda veya yağmur yağdığında keyif verir. Ayrıca Govardhan yemek için yumuşak kökler, bedeni süslemek için mücevherler, oturmak için düz yerler, pürüzsüz taşlar formunda kandiller ve aynalar, pırıldayan sular ve diğer doğal özler taşır. (SB 10.21.18)

Srimad Bhagavatam’ın 10. Cilt 24. ölümünde, Lord Sri Krişna Indra’nın kendisi için planlanan bir adağı yasaklayarak onun gururunu yerle bir eder ve bunun yerine geçecek olan Govardhana Tepesi’ne ibadet için bir adağı başlatır. Şri Krişna çobanların meşgul bir şekilde Indra için bir adak hazırladığını görünce, kralları (Kendi babası) Nanda’dan bununla ilgili olarak soruşturdu. Nanda Indra tarafından verilen yağmurların tüm canlı varlıkların yaşamını sürdürmesine olanak verdiğini ve o yüzden bu adağın onu tatmin etmek için gerçekleşecek olduğunu açıkladı. Krişna ise şöyle karşılık Verdi, “Sadece karma yüzünden canlı varlıklar belli bir bedende doğuyor, o beden içerisinde mutluluk ve üzüntünün çeşitlerini yaşıyor ve sonra da ona mahsus olan karma tükenince bırakıyorlar. Onun için karma tek başına bizim düşmanımız, arkadaşımız, gurumuz, efendimiz ve Indra kimsenin mutluluğunu ya da üzüntüsünü değiştirmek için birşey yapamaz çünkü herkes sıkıca kendi karmik tepkilerince bağlı. İyiliğin, tutkunun ve cehaletin maddi halleri bu dünyanın yaradılışı, idame ettirilmesi ve yıkımına nedne oluyor. Bulutlar tutku halince zorlandığında yağmurları yayıyorlar, ve çobanlarda inekleri koruyarak zenginleşiyorlar. Üstelik çobanların uygun meskeni orman ve tepeler. Bu yüzden ibadetlerinizi ineklere, brahmanalara ve Govardhan Tepesi’ne sunmalısınız.”

Krişna bu şekilde konuştuktan sonra, çobanların Indra’ya adak için toplanmış olan kişisel eşyalarla Govardhan’a ibadet etmesini ayarladı. Sonra da kocaman, eşi benzeri görülmemiş aşkın formunu alıp Govardhan’a sunulan tüm yiyecekleri ve diğer sunuları silip süpürdü. Böyle yaparak çoban topluluğa çok uzun süredir Indra’ya ibadet ettikleri halde onun hiç şahsen belirmezken Govardhan’ın şimdi gözlerinin önünde şahsen belirip tüm sunularını ve yiyeceklerini yenidiğini açıkça göstermiş oldu. Bu yüzden şimdi tüm itaatlerini Govardhan Tepesi’ne sunmalıydılar. Sonra Lord Krişna’da Kendi yeni aldığı formuna itaatlerini sunmak için çobanlara katıldı.

Tanrılığın Yüce Şahsiyeti Krişna kitabın Yirmi Dördüncü Bölümde, Srila Prabhupada şöyle yazar, “Herşey tamamlandığında, Krişna büyük aşkın bir form aldı ve adananları Govardhan Tepesi ile Krişna’nın aynı olduğuna ikna etmek için Kendisinin Govardhan Tepesi olduğunu Vrindavan’In sakinlerine beyan etti. Sonra da Krişna orada sunulmuş olan tüm yemekleri yemeye başladı. Krişna ve Govardhan Tepesi’nin özdeşliği hala onurlandırılır ve büyük adananlar Govardhan Tepesi’nden taşlar alıp tıpkı tapınaklarda Krişna Deitisine ibadet ettikleri şekilde bunlara ibadet ederler. Bu yüzden adananlar Govardhan tepesinden küçük taşlar ya da çakıllar toplayıp bunlara evde ibadet ederler çünkü bu ibadet Deity ibadeti kadar iyidir.”

Lord Krişna Vrindavan sakinlerini Kendi adına önemli bir risk almaya ikna etmişti. Onları en nihayetinde evrenin güçlü idaresi için olan küçük bir adağı göz ardı etmeye ve onun yerine Govardhana denilen bir tepeye ibadet etmeye ikna etti. Çoban topluluk tüm bunları yalnızca Krişna’ya olan aşkından ötürü yaptı ve şimdi onları kararlarının doğru olduğuna ikna etmek için Lord Krişna eşi benzeri görülmemiş, devasa aşkın bir formda belirip Kendisini Govardhan Tepesi olarak gösterdi. (Srimad Bhagavatam 10.24.35)

Lord Krişna’nın yayılım gösterdiği ve Kendisini Govardhan Tepesinin muazzam formu olarak ortaya koyarken aynı anda da Vrindavan’ın festival-müdavimleri arasında Kendi normal formunda göründüğü bu dizeden açıkça anlaşılıyor. Böylece, bir çocuk olduğu formunda Krişna Vrindavan’ın sakinlerini Govardhan Tepesi olan Kendi yeni enkarnasyonu önünde eğilmeye götürdü ve hepsine Govardhan’ın bu ilahi formunca bahşedilen büyük merhametini göstermiş oldu. Lord Krişna’nın aşkın eylemleri kesinlikle şenlik atmosferine uyuyordu. (Srimad Bhagavatam 10.24.36)

Sri Caitanya Mahaprabhu’nun Govardhan Tepesi’ini ziyaret ettiği zaman tepenin üzerinde yürümediği söylenir çünkü O Govardhan Tepesi’ni Lord Krişna’dan farksız görüyordu. Bu yüzden geleneksel olarak Gaudiya Vaisnavalar Govardhan tepesi üzerine basmaz. Adananlar Govardhan Tepesi’den taşlar alıp tapınaklarda Krişna Deitisine ibadet ettikleri aynı şekilde bunlara ibadet ederler. Bu ibadet Deiti ibadeti kadar iyidir. Lord Krishna Govardhan-şila (tepeden bir taş) olarak belirmiştir ki adananları Ona hizmet edebilsin.
Yukarıda bizin Govardhan-şila’mızı görüyorsunuz. Hepinizin kutsal Vrindavan dhamı ziyaret edip yeşil alanları üzerinde otlayan inekleriyle birlikte Govardhan Tepe’sini görmesi için Srila Prabhupada’nın ve Şri Krişna’nın merhametiyle kutsanmanız için dua ediyorum. Lakin, o zamana kadar siz tüm Govardhan Tepesi kadar iyi ve muazzam olan bizim tatlı Govardhan’ımızın darshanını alabilirsiniz. Govardhan tatlılara düşkün olmakla ünlüdür. Onu memnun etmenin bir yolu da bir çok tatlı preperasyon sunmaktan geçer. Advaita Acarya’nın dediği gibi, “Sen neredeysen orası Vrindavan ve orada Vrindavan’ın ebedi-tatlılıktaki meşgalelerine ait düşünceler devam ediyor.” Krişna öylesine merhametli ki ve Radharani bize de gelmiş olduğu için en merhametli ve aynı zamanda Giriraj’da burada. Onun için illaki Hindistan’a gitmeniz gerekmiyor, Onların hepsi merhametlerinden size geldi. Prabhupada’nın dediği gibi, lütfen gelip faydalanın, “Dilinizle Hare Krişna’yı söyleyin ve Krişna prasadam alın—Krişna’yı fethedeceksiniz.”

Bunu gerçeğe dönüştürmek için, Pazar Programı ve Aşk Ziyafeti için bize katılın. Bilgi için harekrishnaturkey@yahoo.com


~*~*~*For english please read the rest of the entry~*~*~*

As you may know, we went on a journey to India Mayapur and Vrindavan for the Mayapur 2008 Gaura Purnima festival that we had previously announced as “India Love Festival”. Throughout the journey, we had seen many incredible sights and people from India, met local people and wonderful devotees of Lord Krishna, Krishna in His various forms and heard stories of Krishna and His temples as we toured around under the guidance of Srila Prabhupada. I had previously mentioned that I was blessed to be given Giriraj in India by a very unique devotee, a Vaisnava of Lord Krishna. Today I will introduce you my Griraj and we will all read the glories of Griraj and hear His philosophy represented by His pure devotee, Srila Prabhupada.

Giriraj is one of the forms of the Supreme Personality of Godhead Krishna, another name for which is Gri Govardhan. Krishna is famous as the Govardhana-dhari Hari because He lifted at the age of only seven the hill known as Govardhan. This Govardhan Hill is still present in Vrindavan, India. The Hill is a pilgrimage site and covers many other important holy places like Kusum Sarovar, Radha Kund and Shyama Kund. As we visited all these places, we had the great fortune to hear their stories and importance in Vedic philosophy from very kind and sweet devotees, sometimes we were chased up by the locals trying to give us guidance and expect donations. In conclusion, I can say that everywhere we went was spiritually, architecturally and naturally enchanting. India deserves the title to be called “Incredible India” for it accommodates both good and bad together side by side surprising you each and every second. Spiritual dhamas in itself are out of this world since you can experience there the way how time flows there so much in a different way that cities. I wished I had kept notes of what we had heard, but for the sake of not missing the scenes and for feeling and experiencing the atmosphere I selfishly let myself into the very present of the sights, places and heart-capturing sounds and stories. I am hoping to share more about some of the places we had in time.

Since we will hear about Govardhan, I would like to give you a sight of Vrindavan. However, I don’t have the pure eyes to see the real beauties of Vrindavan but whatever we see it’s what we see by Krishna’s mercy. Our spiritual guide Prabhupada instructs us first to hear and stresses on the sense of hearing more than seeing. Prabhupada says that Krishna conciousness starts with hearing not by seeing, and that we see by hearing from the authorized source. Prabhupada says, “Hearing is the process of knowledge. Therefore our Vedas are called sruti. The knowledge has to be acquired through ear. My Guru Maharaja used to say that “Don’t try to see a sadhu by your eyes. You try to see a sadhu by ears.” Why can’t we see by our eyes what is so spiritual? It’s because as described by Srila Prabhupada, “… All of our eyes are covered with darkness; we cannot see. Then how we can see in the darkness? Ajïana-timirandhasya jïanaïjana-salakaya. Salakaya means torch. So the torch, what is that torch? Jïanaïjana, smearing with the ointment of knowledge, that is the torch. So knowledge means not to see but to hear. Therefore it is called sruti, susruma. Knowledge has to be received through the ear, not by the eyes. Not by the eyes. This is not recommended. Nobody says, “I want to see knowledge,” no: “I want to hear knowledge.” Therefore it is called sruti, and knowledge is received through the ear, aural reception. Why not with eyes and other senses? That is also very important to know. Suppose you are sleeping. Then all your senses are also sleeping. But the ear does not sleep. You have got practical experience. When a man is sleeping and somebody is coming to kill him, so what do you say? You cry, “Mr. such and such, wake up! Wake up! There is danger. There is...” Then he can... Otherwise, all the senses are there, but only the ear will help you. The eyes are there, hands are there, legs are there, everything is there—nothing of this limbs of your, part of your body, will help you. Simply your ear will help you when you are in danger. Therefore here it is said, susruma: “We have received knowledge through the ears, not with the eyes.” Those rascals says, “I want to see practically.” He cannot see. That is not possible. The modern defect is that they do not hear. The so-called scientists, philosophers, they do not hear. They simply want to see, want to touch, want to smell, want to lick up. That is not knowledge. So they are all failure. They do not hear. But the process is here, as it is said, susruma: “We have received knowledge by hearing from the authority.” That is perfect knowledge. That is perfect knowledge.”

Thus, for our incapability of and limits for describing the beautiful Vrindavan dham, please hear and see Vrindavan through the eyes of a pure devotee, one of our previous acaryas Narottama das Thakur for such persons like him and Prabhupada have heard from their authorities and thus were able to see first through hearing than by actually seeing and associating with Krishna and with his pure devotees despite of what is material to our eyes.

“Vrindavan is a transcendental, beautiful place. It’s in the spiritual sky where everthing is made of touchstone, which fulfills all desires. All the temples there are bedecked with costly jewels. In that far distant place is the River Yamuna, which is full of lotus flowers. In the midst of that throng of lotus flowers there is a golden boat, appearing like another big lotus flower with eight petals, who are eight chief gopis who always surround Radha and Krishna. In the surrounding petals is a golden throne, where the two transcendental lovers, Radha and Krishna are seated. Srimati Radharani is the governing Deity of all the gopis. There is no comparison to Radharani’s beauty and the luster of Her transcendental body. The so called beauty of the moon has fallen on the ground in the presence of Radharani’s beauty. In that assembly of Radha-Krishna and their principal associates, there is a flood of laughing and joking as they address one another. Narottama das says that the eternal pastimes of Radha and Krishna are full of transcendental pleasure. Let us all remember them now and then thus become happy even in this material world.” (by Srila Narottama das Thakur)

“Of all the devotees, this Govardhana Hill is the best! O my friends, this hill supplies Krishna and Balarama, along with Their calves, cows and cowherd friends, with all kinds of necessities—water for drinking, very soft grass, caves, fruits, flowers and vegetables. In this way the hill offers respects to the Lord. Being touched by the lotus feet of Krsna and Balarama, Govardhana Hill appears very jubilant.”

This translation is quoted from Srila Prabhupada’s Caitanya-caritamrta (Madhya 18.34). Srila Visvanatha Cakravarti Thakura explains the opulence of Govardhana Hill as follows: Paniya refers to the fragrant, cool water from the Govardhana waterfalls, which Krsna and Balarama drink and use to wash Their feet and mouths. Govardhana also offers other beverages, such as honey, mango juice and pilu juice. Süyavasa indicates dürva grass, used to make the religious offering of arghya. Govardhana also has grass that is fragrant, soft and conducive to the strong growth of cows and increased production of milk. Thus this grass is used for feeding the transcendental herds. Kandara refers to the caves where Krsna, Balarama and Their friends play, sit and lie down. These caves give pleasure when the weather is too hot or too cold, or when it is raining. Govardhana also features soft roots for eating, jewels for ornamenting the body, flat places for sitting, and lamps and mirrors in the form of smooth stones, glistening water and other natural substances. (SB 10.21.18)

In the 24th chapter, 10th canto of Srimad Bhagavatam, Lord Sri Krsna crushes the pride of Indra by prohibiting a sacrifice intended for him and initiating a substitute sacrifice in worship of Govardhana Hill. When Sri Krsna saw the cowherd men busily preparing for a sacrifice to Indra, He inquired about it from their king, Nanda. Nanda explained that the rain given by Indra enables all living entities to maintain their lives, and therefore this sacrifice would be executed to satisfy him. Krsna responded, “It is because of karma alone that living entities take their birth in a certain body, experience varieties of happiness and suffering in that body, and then give it up as the karma pertaining to it runs out. Thus it is karma alone that is our enemy, our friend, our guru and our lord, and Indra can do nothing to alter the happiness and distress of anyone, for everyone is tightly bound by his karmic reactions. The material modes of goodness, passion and ignorance bring about the creation, maintenance and destruction of this world. The clouds give forth rain when they are impelled by the mode of passion, and cowherds prosper by protecting the cows. Furthermore, the cowherds’ proper residence is in the forest and on the hills. Therefore you should offer worship to the cows, the brahmanas and Govardhana Hill.”

After Krsna spoke thus, He arranged for the cowherd men to worship Govardhana with the paraphernalia collected for the sacrifice to Indra. He then assumed a huge, unprecedented transcendental form and devoured all the food and other offerings presented to Govardhana. As He did so He proclaimed to the cowherd community that although they had worshiped Indra for so long, he had never appeared in person, whereas Govardhana himself had now manifested before their eyes and eaten their offerings of foodstuffs. Therefore they should all now offer obeisances to Govardhana Hill. Then Lord Krsna joined the cowherds in offering obeisances to His own newly assumed form.

In Chapter Twenty-four of Krsna, the Supreme Personality of Godhead, Srila Prabhupada writes, “When everything was complete, Krsna assumed a great transcendental form and declared to the inhabitants of Vrndavana that He was Himself Govardhana Hill in order to convince the devotees that Govardhana Hill and Krsna are identical. Then Krsna began to eat all the food offered there. The identity of Krsna and Govardhana Hill is still honored, and great devotees take rocks from Govardhana Hill and worship them exactly as they worship the Deity of Krsna in the temples. Devotees therefore collect small rocks or pebbles from Govardhana Hill and worship them at home, because this worship is as good as Deity worship.”

Lord Krsna had induced the residents of Vrndavana to assume a significant risk on His behalf. He convinced them to neglect a sacrifice to what is, after all, the powerful government of the universe and to worship a hill called Govardhana instead. The cowherd community did all this simply out of love for Krsna, and now to convince them that their decision was correct, Lord Krsna appeared in an unprecedented, huge transcendental form and demonstrated that He Himself was Govardhana Hill. (SB 10.24.35)

It is clear from this verse that Lord Krsna had expanded Himself and was appearing in His normal form among the festival-goers of Vrndavana while simultaneously manifesting Himself as the great form of Govardhana Hill. Thus, in His form as a child, Krsna led the residents of Vrndavana in bowing down to His new incarnation as Govardhana Hill, and to all He pointed out the great mercy bestowed by this divine form of Govardhana. Lord Krsna’s amazing transcendental activities were certainly in keeping with the festive atmosphere.
(SB 10.24.36)

It is said that when Sri Caitanya Mahaprabhu visited Govardhana Hill, He did not walk on the hill because He considered Govardhana as non-different from Lord Krishna. Therefore traditionally Gaudiya Vaishnavas don’t step on Govardhana. Devotees take rocks from Govardhana Hill and worship them exactly as they worship the Deity of Krishna in the temple. This worship is as good as Deity worship. Lord Krishna has appeared as Govardhana-shila (a stone from the hill), so that His devotees may render service to Him.

Above you see our Govardhan-shila. I pray that you may all be blessed by the mercy of Srila Prabhupada and Sri Krishna to visit the holy Vrindavan dhama and see the Govardhan Hill along with His cows pasturing at his grounds. However, until then you may take darshan of our sweet Govardhan who is as good and great as the whole Govardhan Hill. Govardhan is notorious for being fond of sweets. One way of pleasing Him is through the offering of many sweet preperations. As Advaita Acarya said, “Wherever You are, there is Vrindavan, and there the contemplation of the ever-sweet pastimes of Vrindavan is going on.” Krishna is so merciful, and Radharani is the most merciful as She came to us and Giriraj is also here. So you don’t necessarily need to go India, out of mercy They all have come to you. So as Prabhupada says, please come and take benefit, “Chant Hare Krsna with tongue and take krsna-prasadam--you will conquer Krsna.”

To make it reality, join us for Sunday Program and Love Feast. For info e-mail harekrishnaturkey@yahoo.com

0 yorum:

Copyright © 2008 - Hare Krishna Turkey - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template